Orhan Yılmazkaya’nın kaleme aldığı yazılar çoğu zaman onun 2009 tarihli Bostancı direnişinin, destansı ölümsüzlüğünün gölgesinde kalıyor. Yılmazkaya’nın çeşitli mecralarda yeniden yayınlanan yazılarında ortak ve çekirdek bir özellik olarak göze çarpan şey; bir politik iddiayı net şekilde savunmak, “başka bir olasılık da var ya da olaylar tersi bir istikamette de seyredebilir” görüşüne yani her ihtimale karşılık bir açık kapı bırakma taktiğine hiç başvurmamak ve kelimelerin yan yana dizilişindeki yalınlıktır.
Orhan Yılmazkaya daha sık yazdığı 2004-2009 yılları arasında, o dönem Türkiye sosyalist solunun çokça tartıştığı Avrasyacılık, doğuculuk, yerelleşme, İslam, Aydınlanma gibi başlıklarda çok net fikirler ortaya koymakla kalmamış, politik iklimi de aynı netlikte değerlendirmiştir. Onun politik yazılarında bir stratejik veya fikirsel hat daima açıkça ve berrak biçimde seçiliyor, muarızlar özenle saptanıyor ve çizgiden asla geri adım atılmıyor. Günümüz politik yazı dilinin çoğu kesimine sinmiş olan “her fikri kapsama”, “sonraki muhtemel gelişmelere adapte olma önlemi” -doğru ya da yanlış, haklı ya da haksız- Yılmazkaya’da hiç rastlanmıyor.
***
Birikim Dergisi’nin Ekim 2004 tarihli 186. sayısında, bir bildiri vasıtasıyla yükselen antisemitizm tehlikesine dair uyarılar yapılıyordu. Dergide bu bildirinin yanında kapsamlı bir antisemitizm dosyası da yer alıyordu. Bildiride ve yazılarda sosyalist sol için de anti-semitik bir tehlikenin varlığından söz edilmişti. Filistin ile dayanışmanın neredeyse sorgulanmadan kabul edildiği, Ortadoğu coğrafyası ile sıcak ilişkilerin hafızalarda taze olduğu bu dönemde, sosyalist solun ulusalcılık/doğuculuk/Avrasyacılık gibi konu ile bağlantılı sayılabilecek türden hareketli ve riskli bir teorik-politik tartışması da vardı.
Türkiye Sosyalist solunda Filistin meselesi, antisemitizm ve Siyonizm konusundaki geriliminin halen birçok açıdan devam ettiğini düşünüyoruz. Bu nedenle Birikim Dergisi’nde 2005 yılında yayınlanan ama derginin liberal eksenini paylaşmayıp tutarlı bir eleştiri dilini yakalayan Ayşe Hür’ün yazısını, Doğudan Dergisi’nde 2007 yılında yayınlanan Cem Özatalay’ın kaleme aldığı ve soldaki doğucu eğilimleri analiz ettiği yazısını ve Orhan Yılmazkaya’nın yukarıda belirttiğimiz niteliklere haiz yazılarından konuyla ilgili olanını paylaşmak istedik. Bu üç yazıda, yazarların birbirlerine eleştirel referansları da var; Ayşe Hür, Orhan Yılmazkaya’yı eleştiriyor, Yılmazkaya ise Cem Özatalay’ı…
Üç yazının da referans olarak kullandığı Karl Marx’ın 1997 tarihinde Sol Yayınları’ndan basılan ve Niyazi Berkes’in çevirdiği Yahudi Sorunu başlıklı kitabı da sayfanın sonundaki linkten ya da bu cümlenin üzerine tıklayarak indirebilirsiniz.
Marksizm Bibliyoteği